-
1 ekini belli etmemek
[уме́ло] скрыва́ть и́стинное положе́ние; не пока́зывать ви́ду -
2 renk vermemek renğini belli etmemek
не подава́ть ви́да -
3 belli
определённый* * *1) изве́стныый2) очеви́дный, я́сный, я́вный3) определённыйbelli etmek — обнару́живать, проявля́ть себя́, дава́ть знать
belli etmemek — не подава́ть ви́ду
belli etmeden — незаме́тно, укра́дкой
belli olmak — обнару́живаться, проявля́ться, де́латься я́сным / очеви́дным / заме́тным
-
4 ek
доба́вочный дополне́ние (с) приложе́ние (с)* * *1.1) дополне́ние, приложе́ние, добавле́ниеyazının ekleri — дополне́ние к статье́
2) на[д]ста́вка, вста́вка3) анат. прида́ток4) грам. а́ффикс, су́ффикс2.дополни́тельныйek sigorta — дополни́тельное страхова́ние
••- ek bent olmak -
5 kar
снег (м)* * *kar fırtınası — сне́жная бу́ря
kar körlüğü — сне́жная слепота́
kar süpürücü — снегоочисти́тель
kar tanesi — снежи́нка
kar yağışı — снегопа́д
kar yağmak — идти́, выпада́ть ( о снеге)
sulu kar — мо́крый снег
kar dişi — сосу́лька
••karda gezip izini belli etmemek — погов. та́йно / незаме́тно проверну́ть де́ло
- kar gibi -
6 renk
отте́нок (м) цвет (м)* * *озвонч. -ğiцвет; окра́скаrenk almak — приобрета́ть определённый цвет
renği atmak / kaçmak / uçmak — а) вы́цвести, побле́кнуть, вы́гореть; б) побледне́ть
renk gelmek — принима́ть цвет, оживля́ться
renk vermek / katmak — оживля́ть, дава́ть окра́ску, окра́шивать
••- renk vermemek renğini belli etmemek -
7 ek
(eki)1.1) приложе́ние, добавле́ние, дополне́ние2) анат. прида́токekler — прида́тки
3) грам. а́ффикс; су́ффиксiyelik eki — а́ффикс принадле́жности, притяжа́тельный а́ффикс
olumsuz ek — а́ффикс отрица́ния
şahıs eki — а́ффикс лица́
yapı eki — словообразова́тельный а́ффикс
2.дополни́тельныйek ceza — дополни́тельное наказа́ние
ek sigorta — дополни́тельное страхова́ние
◊
ekini belli etmemek — не пока́зывать ви́ду, не выдава́ть себя́; скрыва́ть и́стинное положе́ние веще́й; скрыва́ть недоста́тки◊
ek dolaş olmak — прост. досажда́ть кому◊
ek(ten) pfik(ten) — со́бранный ко́е-ка́к, со́бранный из ра́зных (разро́зненных) часте́й -
8 içindeki
1.вну́треннийdevletin içindeki düşmanları — вну́тренние враги́ госуда́рства
2.то, что [име́ется] внутри́içindekini belli etmemek — скры́тничать; не подава́ть (не пока́зывать) ви́ду
См. также в других словарях:
karda yürüyüp (veya gezip) izini belli etmemek — kimsenin sezemeyeceği biçimde gizli iş çevirmek Karda yürüyüp izini belli etmemek, cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekini belli etmemek — eksik, bozuk, yanlış, kusurlu bir işi sağlam, doğru ve doğal imiş gibi gösterme becerisini kanıtlamak Ben doğrusu beğeniyorum, dedi, kadın yağ satıyor, yumurta satıyor, ekini belli etmiyor ya! M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ek — is. 1) Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça Yazının ekleri. 2) Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave Gazetenin haftalık sanat ve edebiyat eki. 3) Sonradan katılan, dikilen,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kar — is. Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu. T. Buğra Birleşik Sözler kar baykuşu kar çiçeği kardelen kar dikeni kar helvası … Çağatay Osmanlı Sözlük
örtmek — i, er 1) Korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek için üstüne bir şey koymak Kadın bebeğini itina ile yatırdı, yüzünü örttü. A. Gündüz 2) Kapamak Perihan kızdı, gidip piyanonun kapağını örttü. P. Safa 3) Kaplamak Sarmaşıklar duvarları… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinsilik — is., ği Sinsi olma durumu veya sinsice davranış Karda yürüyüp izini belli etmemek , cümlesiyle tarif edilen bu sinsilik, hedefine asla varamayan adi bir hiledir. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
için için kaynamak — aşırı heyecan, gözü peklik ve hareket içindeyken bunu belli etmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
nezaret etmek — denetlemek, bakmak Sevincimi belli etmemek için tekerleklerin çıkarılmasına hâlâ nezaret ediyorum. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
renk vermemek — duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek Fakat Hacı İlhami Efendi ile kızını en çok çekemeyenler bile onların vakur bir vaziyet aldıklarını, her ne olursa olsun, ele güne renk… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanını içine akıtmak — sıkıntısını belli etmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
içine atmak — 1) sıkıntısını kimseye belli etmemek 2) yapılan bir kötülüğe karşı sesini çıkarmamakla birlikte, bunu unutmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük